Uyuyan Güzel Masalı

Bir varmış bir yokmuş. Çok iyi kral ve kraliçenin yönettiği, insanların da çok mutlu olduğu bir ülkede herkes huzur içinde yaşıyormuş. Ülkede her şey olmasına rağmen, kral ve kraliçe çok mutlu değilmiş, çünkü çocukları olmuyormuş. Sürekli olarak bir çocuk dileyen kral ve kraliçenin dileği sonunda kabul olmuş ve Günışığı adını verdikleri bir kız çocukları doğmuş.
Kız çocuğunun doğumuna çok sevinen kral, tüm halkının katılımı ile kutlama yapmak için bir şölen tertip etmiş. Kral şölene komşu ülkenin yöneticilerini, tüm halkı hatta gizemli olarak bilinen ormanda yaşayan periler bile davet edilmiş. Bu kadar geniş bir davete rağmen, kara periyi davet etmeyi unutmuşlar. Bu unutmanın başlarına getireceği felaketten ise haberleri yokmuş.


Başta komşu ülkelerin kral ve kraliçeleri olmak üzere, herkes sıra ile Günışığı’na muhteşem hediyeler getirmişler. Sıra ormandaki on iki periye gelmiş ve dokuz tanesi sıra ile yeryüzünün en güzel hediyelerini Günışığı’na sunmuşlar. Son üç periden ilki dünyanın güzelliğini, ikincisi ise sonsuz mutluluğu Günışığı’na armağan etmişler.
Tam son peri hediyesini verecekken, salonu yeşil bir duman sarmış ve duman kaybolduğunda kara peri belirmiş. Başta diğer periler olmak üzere, herkes bu çok kötü kalpli olan kara periyi tanımışlar.
Kara peri, herkesin davet edilmesine rağmen, neden kendisinin davet edilmediğini krala sormuş. Kral ve kraliçe de kara perinin kötü ününü ve gücünü bildiklerinden çok korkmuşlar. Kral da, çok fazla kişiyi davet ettiklerini ve bu kargaşadan dolayı kendisini unuttukları için kara periden özür dilemiş.


Kara peri, kendisinin çağrılmamasına rağmen, hediyesini prensese vereceğini söylemiş. Hediyesinin ise, prensesin mutluluk içinde on altıncı yaşına kadar herkes tarafından sevileceğini ve hayran olunacağını söylemiş. Fakat on altı yaşına girdiği gün, prensesin eline güneş batmadan önce dikiş iğnesi batacağını ve prensesin öleceğini söylemiş.
Kral kara perinin yakalanması için emir vermiş ama kara peri rahatsız edici kahkahaları ile birden kaybolmuş. Hediyesini vermemiş olan son peri ise, kendisinin kara peri kadar güçlü olmadığını ama kara perinin lanetini yumuşatabileceğini söylemiş. Bunun üzerine, iğne battıktan sonra ölmesi yerine uymasını ve prensesin aşkla öpülmesi sonunda uyanmasını dilemiş. Davete katılan herkes, kara perinin lanetini konuşmaya başlamışlar ve şölen üzüntüye dönüşmüş.


Kral ve kraliçe yıllar sonra olan prenseslerinin, kara perinin lanetinden korunması için önlem almaya başlamışlar. Ülkedeki tüm dikiş malzemeleri, tezgahlar ve dikiş iğnelerini toplatarak yaktırıp gömmüşler.
Kral kızının üç peri tarafından korunmasını istemiş ve yabancılarla irtibat kurmasını yasaklamış. Günışığı on altı yaşına kadar, perilerin dilekleri sayesinde mutluluk ve hayranlık içinde büyümüş. Çok güzel ve herkese nasip olmayacak bir hayata sahip olmuş.
Prensesin on altıncı doğum gününde, lanetin gerçekleşmesinden korkan kral, kızını bir odaya kilitlemiş ve odaya yaklaşılmasını dahi yasaklamış. Prenses, odadaki yalnızlığından dolayı çok sıkılmaya başlamış. Bu esnada odanın bir duvarında büyülü bir kapı belirmiş, prenses muhteşem görünümlü kapının büyüsüne kapılarak kapıya yaklaşmış.
Kapının arkasından ise, garip tıkırtı şeklinde sesler duymaya başlamış. Başına gelecek lanetten haberi olmayan Günışığı, kapıdan içeri girince, sırtı kapıya dönük bir kadının dikiş makinesi ile dikiş yaptığını görmüş. Prenses dikiş makinesine yaklaşmış ve kendisine yapılan büyüden dolayı elini iğneye uzatmış.


Eline iğne batan prenses, büyüden dolayı yere düşerek uyumaya başlamış. Bu olay kara perinin söylediği gün ve saatlerde gerçekleşmiş. İçeriye girdiğinde prensesi yerde yatarken bulan babası, lanetin gerçekleştiğini anlamış. Kralın emri üzerine, Günışığı’na çok güzel kıyafetler giydirilerek, özel olarak süslenen yatağa yatırılmış. Prenses bu olayın ardından, uyuyan güzel olarak anılmaya başlanmış.
Kral ve kraliçe kızlarının bu durumundan dolayı üzüntü içinde yaşamaya başlamışlar ama hiçbir çare bulamamışlar. Kral bu üzüntüye daha fazla dayanamayacağını anlayınca, kendine göre bir çözüm bulmuş. Şatoda yaşayan herkesin, kızları uyanıncaya kadar uyutulmasını emretmiş. Bunun üzerince yüz yıl boyunca tüm şatoda yaşayanlar uyumuş. Şato, bakımsızlıktan dolayı otlar ve ağaçlarla çevrilmiş, nerede ise görünmez hale gelmiş.


Bir gün, komşu ülkenin genç ve yakışıklı prensi, adamları ile gezerken şatoyu fark etmiş. Şatonun neden bu hale geldiğini adamlarının araştırmasını istemiş. Prensin adamları, yöre halkı ile konuşunca, olayın tüm detayını öğrenmişler.
Prensin adamları olayı prense anlatınca, prens heyecanlanmış ve şatoya girerek uyuyan prensesi görmeye karar vermiş. Şato yüzyıldan beridir bakımsız kaldığından, şatoya girmek çok zor ve zahmetli olmuş. Prens kılıcı ile dalları ve dikenleri temizleye temizleye şatoya girmeyi başarmış.
Prens ilk önce kapıda yerde hareketsiz yatan ama nefes alan iki muhafızı görmüş. Daha sonra, şatoda ilerledikçe, şatoda yaşayan herkesin aynı durumda uyuduğunu görmüş ve daha da heyecanlanmış. Prens, kralın odasına çıktığında ise kral ve kraliçenin de koltuklarında aynı şekilde uyuduğunu fark etmiş. Kralın odasından çıkan prens, prensesin odasını aramaya başlamış. Kapısı aralanmış olan bir oda görmüş ve içeriye girince, çiçeklerin içinde ve muhteşem bir yatakta uyuyan Günışığı’nı görmüş.


Prensese yaklaşınca, muhteşem güzelliğinden çok etkilenen prens, dayanamayarak Günışığı’nın alnından sevgi ile öpmüş. Öpücüğün etkisi ile aniden uyanan Günışığı, karşısındaki yakışıklı prensi görmüş ve o da prense aşık olmuş. Prenses uyanınca, tüm şato halkı da aynı anda uyanmış.
Kral ve kraliçe ise neden uyandıklarını anlamadan, şaşkınlıkla ve telaşla kızlarının odasına gitmişler. Kızlarının da uyandığını görünce çok sevinmişler ve prensin kızlarının başında beklediğini fark edince, lanetin bozulma sebebini anlamışlar.
Prens, güzel prensese evlenme teklif etmiş ve prenses de düşünmeden kabul etmiş. Kral ve kraliçe de sevinçten bu evliliğe razı olmuşlar. Muhteşem bir düğünle evlenen prens ve prenses, tüm ömürleri boyunca mutlu olarak yaşamışlar…

Masalcı Baba

Çocukların hayatını daha eğlenceli bir hale getirmek ve gelişimlerine katkıda bulunmak için size masal sitemizi açtık keyifli okumalar :)

İlgili Makaleler

2 Yorum

    1. Arkadaşlar merhaba 33 yaşım var şuan çocuğumu Instagram-dan sesli konusarak uyutuyorm iyi geceler babalik budur işte

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu