Suzan Suzi Türküsünün Hikayesi
Anadolu’nun zengin topraklarında büyümüş birçok türkünün kimi zaman acıklı kimi zaman neşeli hikâyeleri mevcuttur. Helenistik kültürün doğduğu ve binlerce kültürün birleştiği Anadolu topraklarında Suzan Suzi türküsünün hikâyesi de umut dolu ancak acı bir sonu olan bir hikâyeye sahip.
Hikâye Anadolu’nun Diyarbakır şehrinin güneyinde batısında bulunan Dicle nehrini herkes bilir. Bu nehrin yakınlarında bulunan ve adın Kırklar Dağı denen bir coğrafya bulunmakta. Türkünün coğrafyası birçok anlatıcı tarafından detaylı işlenmemiş ancak dönemin halk anlatıcıları, meddahlar, halk buluşmalarında bu hikâyeyi derinine betimleyerek ve abartarak anlatırlardı.
Üzücü Bir Aşk Hikâyesi
Hikâye Süryani bir ailenin şehre gelmesi ve yerleşmesiyle başlıyor. Hikâyede bahsedilen Süryani ailenin uzun zamandır çocuğu olmuyormuş. Bölge efsanelerine göre şifa kırklar dağının arkasında kırklar ziyareti adını verdikleri bir bölge varmış. Halk arasında çocuğu olmayanlar bu bölgeye gider ve dilekler dileyerek şifa bulmayı umarlarmış.
Süryani aile de son çare olarak bu bölgeye gidip içten dileklerini sunmuşlar. Ailenin bu içten ve saf dileklerini duyan güçler, Süryani aileye bir çocuk bağışlamış. Çocuğun adına Suzan Suzi koymuşlar. Suzan adı bölge yerlilerinin anlayabileceği Osmanlıca isim, Suzi de Süryani ailenin mensup olduğu dine hitaben konmuş bir isim.
Kızın annesi tarafından çok seviliyor ve korunuyormuş. Çekirdek ailenin tek çocuğu olarak el üstünde tutulan Suzan Suzi varlıklı bir ailenin mensubu olarak iyi bir eğitim alıyormuş. Annesi her yıl çocuğunun doğum gününde onu kırklar ziyaretine götürerek kurbanlar kesiyormuş. Süryani anne ona çocuk doğurması için tılsımlayan güçlere minnetini sunmak için her yıl bu geleneği tekrarlamaya devam etmiş.
Yıllar geçtikçe Suzan Suzi büyümeye ve güzelleşmeye başlamış. Kızın güzelliği o kadar eşsizmiş ki bölgede efsane olmuş. Aile çocuklarını kendi gözlerinden dahi sakınarak koruyup kolluyormuş. Yıllar geçmiş ve kızın evlenme yaşı gelmiş. Annesi her yıl yaptığı gibi yine kızını alarak kurban kesmeye kırklar ziyaretine gitmiş. Yanlarında sayılmayacak derecede hizmetçi varmış. Her biri kızın ve annenin yolculukta konforunu sağlamak ve korunduklarından emin olmak için görevlendirilmiş.
İlk Bakışta Aşkın Bedeli
Anne kızıyla bölgeye vardığında hizmetliler kurban kesme töreni için hazırlık yapmaya başlamışlar. Kızı daha önce şehirde gören Adil isimli genç çocuk da onları takip etmiş. Kurban kesme telaşına kapılan anne ve hizmetçilerin, gözünden uzak Adil ve güzeller güzeli kız göz göze gelmişler ve o anda aşık olmuşlar. Adille beraber Kırklar dağına kaçan kız o gece sevgilerini paylaşmışlar.
Günlerce bu durum devam etmiş. Ancak bu durumun şehirde yayılmasıyla kız utancından dayanamayarak on gözlü köprüden atlayarak canına kıymış. Adil sevdiceğinin ölmesine dayanamayarak aynı köprüden atlamış sevdiğine kavuşmak umuduyla. Bu hazin hikâye bölgedeki ozanların ölümsüzleştirmesiyle bugün dillerden düşmeyen türkünün doğmasına neden olmuş.
Siz değerli okurlarımızın yorumlarını bekliyoruz lütfen yorum yapmayı unutmayınız 🙂
Daha fazla hikaye okumak isterseniz Türküler ve Hikayeleri kategorimizi inceleyebilirsiniz.