Yalnız Minik Kuş Masalı
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, çok geniş bir oramdan minik bir kuş yaşarmış. Minik kuş annesinden çok uzaktaymış. Anne kuş, seneler önce birtakım insanlar tarafından alıkonmuş ve bir evin içinde kafeste yaşıyormuş. Yalnız minik kuş ise onu aramış ama bulamamış.
Minik Kuş çok hüzünlü bir yapıya sahipmiş. En yakın arkadaşı Koca Çınar ile bazen sohbet eder, ondan nasihat alırmış. Fakat içinde olan derin yalnızlığını asla bastıramamış. Annesini çok aramış, çok eve girmiş ama bulamamış. Hatta bir keresinde annesini ararken az daha kendisi kafese konuyormuş.
Minik Kuş özgür ruhluymuş. Uçmayı çok seviyormuş. Uçsuz bucaksız yerlerde, bulutların içinde süzülüp duruyormuş. Fakat bir dala konduğu zaman tekrar yalnızlığını hatırlıyormuş.
Günlerden bir gün Minik kuş aynı kendisi gibi minik bir fil ile tanışmış. Minik filin hortumunda dolanıp durmuş. Onu çok sevdiği için uğraşmak istemiş. Minik fil de kuşu çok sevmiş. İkisi gün boyunca oynamışlar.
Minik Kuş; ‘’ Ben çok yalnızım biliyor musun? Bu gün iyi ki seni gördüm, ne güzel oynadık seninle. Keşke hep birlikte böyle oynayabilsek’’ demiş. Minik Fil ise cevap vermemiş. Minik Kuş buna şaşırmış ve ‘’ Neden konuşmuyorsun, yoksa sen de mi beni sevmedin demiş?’’
Sonrasında küçük bir çocuk yanlarına gelmiş. Küçük çocuk ‘’ Minko konuşmaz ve duymaz. Sadece oyun oynar’’ demiş. Minik kuş buna çok üzülmüş. Hem kendisi için hem de minko için üzülmüş. Çünkü en sevdiği arkadaşı ile insan konuşmak istermiş.
Çocuk konuşmaya devam etmiş; ‘’ Ama üzülme. O konuşmadığı ve duymadığı için mutlu. Hep oyun oynar. Bir sürü arkadaşı vardır.’’ Bunun üzerine minik kuş ben konuşuyorum hem de duyuyorum ama hiç arkadaşım yok diye düşünmüş.
Minko ile zaman geçirmeye devam eden Minik Kuş, hayat dolu olmanın, oyunlar oynamanın ne değerli olduğunu anlamış. Aslında kendisini bir kapana sıkıştırdığını düşünmüş. Çünkü hayat devam ediyormuş. Aslında kafeste olan annesi değil, kendisiymiş.
Minik kuş bunun farkına vardıktan sonra hayatında çok fazla gelişme olmuş. Artık yeni insanlar ile tanışmak, onlarla oyun oynamak istiyormuş. Sürekli üzülen, ağlayan kuş gitmiş yerine sürekli enerjik olan bir kuş gelmiş.
Çok zaman sonra, Minik Kuş tekrar Minko’nun yanına gitmiş. Minko bu sefer orada değilmiş. Çok şaşıran minik kuş tekrar aynı çocuğu aramış. Çocuk tek başında bir ağacın gövdesine sırtını yaslamış uzanıyormuş. ‘’ Minko’yu mı arıyorsun? O gitti. Tek başına gitti kimseye bir şey söylemeden. Zaten konuşamıyor da. Neden gittiğini nereye gittiğini bilemeyiz. Zaten yeni gelmişti buraya. Sürekli bu şekilde geziyor herhalde’’ demiş çocuk.
Minko aslında bir kuştan bile daha özgür bir ruha sahipmiş. Minik Kuş onunla tanıştığı için kendini çok mutlu hissediyormuş. Eğer bir yerde sıkılıyorsan oradan ayrılman gerekiyormuş. Bu dersi alan Minik Kuş göç etmeye karar vermiş. Yeni kişiler ile tanışacak, onarla da oyunlar oynayacakmış. Konmak için yeni dallara ihtiyacı olduğunu Minko sayesinde anlamış.
Yalnız Minik Kuş aslında yalnızlığını kendi yarattığını anlamış. Çok sevdiği annesi gittiğinden beri mutsuzmuş. Fakat Annesinin mutsuz olduğunu düşündüğü için mutsuzmuş. Belki de mutludur diye düşünmüş içinden minik kuş.
Minik Kuş özgürlüğüne en sonunda kavuşmuş. O kadar rahat hissediyormuş ki kendini, sanki üzerinden bir yük kalkmış. Artık sadece uçmayı değil, konmayı da seviyormuş. Minko uçamasa bile, dünyanın en mutlu fili aslında tam olarak oymuş…
Siz değerli okurlarımızın yorumlarını bekliyoruz lütfen yorum yapmayı unutmayınız 🙂
Daha fazla masal okumak isterseniz Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.