Karanlıkta Tek Başına

Sevda ve arkadaşı Cemre, bugün doğum günü olan Aslı’ya sürpriz bir doğum günü planı yapıyorlardı. Hafta sonu olduğu için bugün okula gitmemişlerdi. Aslı, bugün 12 yaşına girecekti. Sevda, Cemreyle birlikte annelerinden izin alıp Aslının evine doğru ellerinde tuttukları pasta ve hediyelerle birlikte yola çıkmışlardı.

Henüz saat öğle vakitlerini göstermesine rağmen, hava aniden karardı. Cemre karanlıktan korktuğunu söyleyip Sevdanın koluna girmeye çalıştı. Sevdaysa elinde pastayı tutuyor, hediyeleri de Cemre tutuyordu ama Sevdanın elleri kocaman pastayı taşımakta zorlandığı için, bir de Cemrenin koluna girmeye çalışmasıyla yükünün iyice arttığını fark etti.

Havanın neden karardığını Sevda biliyordu, bugün Güneş tutulması vardı ve havanın kararması onu korkutmuyordu. Cemreye de “Güneş tutulması olduğu için hava karardı. Korkma, birazdan geçecek.” Dedi.

Cemre onu duymamış gibi adımlarını sıklaştırmaya başlamıştı bile. Kafasını yere eğip hızlı hızlı yürürken bir yandan da Sevdayı çekiştirdiğini fark etmiyordu. Birden Cemre öyle bir korkuya kapıldı ki elindeki hediyeleri Sevdaya verip hiçbir şey söylemeden bulundukları sokaktan aşağı doğru bilinçsiz bir şekilde koşmaya başladı.

Şimdi Cemre karanlık sokakta yapayalnız kalmıştı. Nereye, hangi yöne koştuğunu bile bilmeden sadece koşuyordu. Sanki koştuğu yönde aydınlık havayı bulacağını sanıyor gibiydi.

Neredeyse nefesi kesilecekti, koştu, koştu, koştu… Koşarken hiçbir şey düşünemiyordu. Arkasında Sevdayı çoktan geride bırakmış, ne yaptığını bilmeden karanlık sokaklara atmıştı kendini.

Cemreye sanki yıllardır koşuyormuş gibi geliyordu. Bacakları onu dinlemiyor gibi sadece koşmaya devam ediyordu. Daha sonra aniden aydınlanmaya başlayan gökyüzü dikkatini çekti. Nefese nefese kaldığı sırada, iki elini dizlerinin üstüne koyup olduğu yerde durakladı.

Arkasına hiç bakmadan koşmuş ve hiçbir şey düşünmemişti. Şimdi hava aydınlanmıştı ama o neden ve nasıl bu kadar koştuğunu unutmuş gibi sadece nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. Aniden arkasından birinin kendine dokunduğunu hissetti. O kadar korkmuştu ki dönüp kim olduğuna bile bakmaya cesaret edemeden çığlık atıp koşmaya devam etti.

Bu defa hiç durmayacak, gidebildiği yere kadar koşacaktı. Artık karanlık geçtiği için, daha sakin olmaya çalışıyordu ama bir türlü başaramıyordu. Ne yapacağını bilemez halde koşmayı sürdürürken bir sesin kendi adını söylediğini duydu.

Bu ses, onun adını da nereden biliyordu? Artık daha fazla koşamayacağını hissedip olduğu yerde durmaya karar verdi. Ses gittikçe daha da yakından gelmeye başlamıştı. Arkasına dönmek istiyordu ama sanki bacakları gibi vücudu da onu dinlemiyordu ve geriye dönüp bakmasına izin vermiyordu.

En sonunda o ses tam da arkasından gelmeye başladı. Cemreyi dinlemeyen vücudu, şimdi o sesi dinliyormuş gibi kendisini çeken bir kolun yardımıyla aniden geriye döndü. O an şaşkınlıktan ağzı açık kaldı. Yüzüne kuşkuyla bakan bu yüzü tanıyordu. Bu yüz, arkadaşı Sevda’dan başka biri değildi.

“Kaç dakikadır peşinden koşuyorum Cemre, delirmiş gibi niye öyle kaçtın?”

Cemrenin söyleyecek hiçbir şeyi yoktu, bu yüzden hiçbir açıklama da yapamadı. Sevda onun arkasından koştuğu için, kutudaki pasta çoktan ezilmişti. Öylece Aslının evine doğru sessizce yürüdüler. Yol boyunca Sevda, Cemre’ye Güneş tutulmasının nasıl olduğunu anlattı ve Cemre de bildiği şeylerden korkmaması gerektiğini öğrenmiş oldu.

Siz değerli okurlarımızın yorumlarını bekliyoruz lütfen yorum yapmayı unutmayınız 🙂
Daha fazla hikaye okumak isterseniz Korku Hikayeleri kategorimizi inceleyebilirsiniz.

Masalcı Baba

Çocukların hayatını daha eğlenceli bir hale getirmek ve gelişimlerine katkıda bulunmak için size masal sitemizi açtık keyifli okumalar :)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu