Merhamet Yüceliktir
Çok diyarlarda bir güzel padişah kızı yaşarmış. Bu kıza her gece uyumadan önce bir ayna ona masal anlatırmış. O gecede gelen ayna kıza masal anlatmaya başlamış. Ayna sözlerine şöyle başlamış;
Sevgili güzel kız odanın penceresinden göremediğin uzak diyarlardı küçük mü küçük bir devlet bulunurmuş. Devletin sahip olduğu her şeyin boyu da küçükmüş. Ayrıca bu devletin küçük olmasına rağmen insanları çok iyiymiş. Bu devletin bir de iyi kalpli bir padişahı varmış. Sarayında yaşarken sürekli Hızır’ı düşünürmüş. Çünkü onun nasıl biri olduğunu merak edermiş. Ancak bir gün düşünmekten sıkılmış ve emrinde çalışan veziri çağırmış. Padişah yanına gelen vezire ülkenin her tarafında haber salınmasını ve kendisine Hızır’ın getirilmesini istemiş. Hızır’ı ona getiren kişiye de ne isterse padişah tarafından verileceğinin bildirilmesini istemiş. Hızır’a karşı olan merakının onu öldürmesinden korktuğunu da belirtmiş. Padişahın emri üzerine vezirler ülkenin her yerine haber salmışlar ve Hızır’ı padişaha getirene ne isterlerse verileceğini belirtmişler
. Vezirleri sayesinde ülkeye Hızır’ın getirilmesi için duyuruların yapılmasıyla padişahın uykusuz günleri başlamış. Çünkü padişah Hızır gelir ümidiyle uyku uyumaz olmuş. Gece gündüz demeden pencerede bekler olmuş. Padişahın durumu vezirlerini korkutmaya başlamış. Yapılan duyurular sonrasında birisinin ona Hızır’ı getirmesi gerektiğini düşünmeye başlamışlar. Çünkü Hızır gelmezse padişahlarının delireceğini düşünmeye başlamışlar. Günler geçerken bir sarayın kapısına bir adam gelmiş. Adamın hali dikkat çekiciymiş ve gelen adam saray kapıcısına padişahla görüşmek istediğini belirtmiş. Padişaha verilecek güzel haberlerinin olduğunu da ayrıca eklemiş. Sarayın kapıcısı adamı padişahla görüştürmek istememiş. Ona padişaha söyleyeceği şey neyse kendisine söylemesini, söylediklerini kendisinin padişaha ileteceğini belirtmiş. Bunun üzerine adam kapıcıya padişaha Hızır’dan haber getirdiğini söylemiş.
Hızır’dan haber geldiğini duyan kapıcı telaşlanmış. Kapıdan ayrılan kapıcı adamın sözlerini padişahın vezirlerine hemen anlatmış. Gelen haber vezirleri sevindirmiş. Çünkü Hızır’dan gerçekten haber gelmesi durumunun padişahlarını mutlu edeceğini düşünüyorlarmış. Kapıcı gittikten sonra vezirler padişahın bulunduğu odaya gitmişler ve padişaha bir adamanı ona Hızır’dan haber getirdiğini söylediğini söylemişler. Bunun üzerine yıllardır Hızır’ı görmek ve onun hakkında bilgi almak isteyen padişah çok heyecanlanmış. Daha sonra da vezirlerine kapıdaki adamın hemen huzuruna getirilmesini istemiş.
Birkaç dakika sonra adam padişahın huzuruna gelmiş. Kendinden emin duruşa sahip olan bu adam padişaha Hızır’ı ona getirebileceğini ancak kendisine 4 yıl süre vermesini söylemiş. Verecekleri süre içerisinde de onlardan ne isterse yapmaları gerektiğini belirtmiş. Padişah adamın şartını düşünmüş ve kabul etmiş. Ona her isteğini yerine getireceklerini söylerken verdikleri 4 yıl sonunda Hızır ona gelmezse adamın öldürüleceğini de vurgulamış. Hızır’ı getireceğini söyleyen adam bu şartı kabul etmiş. Yapılan anlaşma sonrasında adamın isteğiyle padişah tarafından ona bir köşk verilmiş. Daha sonra da 4 yıl boyunca adamın her isteği yerine getirilmiş. Padişahla anlaşma yapan adam bu 4 yıl içinde dilediği gibi yaşamış. Ancak günler çabucak geçmiş ve 4 yılın sonuna gelinmiş. İstediği 4 yılın bittiğini sonradan fark eden adam telaşlanmaya başlamış. Çünkü padişah ona Hızır’ı sorduğunda ne cevap vereceğini bilmiyormuş. Adam çünkü zamanında rahat yaşam sürmek için padişaha yalan söylemiş ve Hızır’ın nerede olduğuna dair bir fikri yokmuş. Padişahın onu kandırdığını anlayıp kendisini öldürmesinden korkan adam sonunda padişahtan kaçmaya karar vermiş. Bir şekilde kaldığı yerden kaçmayı başaran adam şehirden oldukça uzak bir yere sığınarak orada saklanmaya başlamış. Diğer yanda padişah 4 yılın bitmesi üzerine Hızır’ı getireceğine söz veren adamın huzuruna getirilmesine söylemiş. Padişahın adamları adamın kaldığı köşke gitmişler ve onun kaçtığını anlayarak haberi padişaha iletmişler. Bunun üzerine padişah adamın her yerde aranmasını ve öldürülmesini emretmiş. Bunun üzerine aramalar başlamış.
Padişahtan kaçan adam ise saklandığı yerde ölüm korkusundan her gece dua etmeye başlamış. Duasında da kurtulmayı dilemiş. Yine bir gece dua ederken yanına bir dede gelmiş. Adamın halinden bir derdi olduğunu anlamış ve ona neyi olduğunu sormuş. Adam padişaha karşı oynadığı oyunu ve yaşananları dedeye anlatmış. Bunun üzerine dede adama onu padişaha götürmesini söylemiş. Bu istek üzerine adamla dede yola düşmüşler. Saray yolunda ise padişahın adamlarına yakalanmışlar. Adamlar onları padişahın huzuruna çıkarmışlar. Padişah ona Hızır’ı getireceğini söyleyen adama 4 yılın dolduğunu ve kendisi tarafından adamın her isteğinin yerine getirildiğini artık Hızır’ı ona getirmesini söylemiş. Bunun üzerine adam padişaha Hızır’ın nerede olduğunu bilmediğini zamanında kendisine rahat yaşamak için yalan söylediğini anlatmış. Bunun üzerine padişah ölüm kararı olan adamın öldürülmesine karar vermiş.
Daha sonra da orada bulunan vezirlerinden birisine adam için nasıl bir ölümün uygun olacağını düşündüğünü sormuş. Bunun üzerine vezir adamın parçalara ayrılarak meydana asılmasını ve böylece insanların padişaha yalan söylediklerine başına neler geleceğini görmesini söylemiş. Bu cevap üzerine adamın yanında gelen dede herkesin aslına çekeceğini söylemiş. Padişah aynı soruya diğer vezirine de sormuş. Diğer vezir ise yalan söyleyen adamın kazanda kaynatılarak öldürülmesinin doğruluğunu savunmuş. Orada olan dede yine herkesin aslına çekeceğini söylemiş. Aynı sorunun sorulduğu üçüncü vezir ise adamın fırında pişirilmesini söylemiş. Dede bu öneri üzerine de aynı sözü tekrarlamış. Üç vezirin ardından sıra sonuncu vezire gelmiş. Aynı sorunun sorulduğu vezir, padişahın merhametli birisi olduğunu düşündüğünü söylemiş. Ayrıca Hızır’ı görmeyi çok istediğini ve aynı zamanda da merak ettiğinin farkında olduğunu belirtmiş.
Ancak yalan söyleyen adamın Hızır aşkına affedilmesinin daha doğru olacağını düşündüğünü de eklemiş. Bağışlamanın büyük bir erdem olduğunu ve adamın padişah tarafından bağışlanmasının illa ki bir ödülü olacağını düşündüğünü de belirtmiş. Dördüncü vezirin sözü bitince de dede yine herkesin aslına çekeceğini söylemiş. Padişah vezirlerin sözlerine hep aynı sözü tekrarlayan dedenin başından beri farkındaymış. Sonuncu veziri de fikrini belirttikten sonra padişah sonunda dedeye dönmüş. Dedeye fikirlerini belirten her veziri için herkesin aslına çekeceğini söylediğini bunun ne anlama geldiğini merak ettiğini söylemiş.
Padişahın sözleri üzerine dede neden öyle söylediğini anlatmaya başlamış. Padişaha birinci vezirinin bir kasabın oğlu olduğunu ve aslı gereği yalan söyleyen adamın parçalanıp asılmasına karar verdiğini söylemiş. İkinci vezirinin ise bir aşçının oğlu olduğunu onun da aslı gereği yalan söyleyen adamın kazanda kaynatılıp pişirilmesini uygun gördüğünü söylemiş. Üçüncü vezire sıra gelince de o vezirin babasının da kebapçı olduğunu ve bu sebeple vezirin adamın fırında kebap gibi pişirilmesini istediğini belirtmiş. Böylece sıra son vezire gelmiş. Dede dördüncü vezirin ise bir alimin oğlu olduğunu ve adamın affedilmesini istediğini belirtmiş. Çünkü babası alim olan vezirin merhamet etmeyi öğrendiğini anlatmış. Böylece tüm vezirlerin nasıl gördülerse öyle ceza verdiklerini söylemiş.
Açıklamasını yapan dede en sonunda kendinin Hızır olduğunu belirtmiş ve ortadan kaybolmuş. Düşüncelere dalan padişah onun yanına Hızır’ın geldiğini anlamış ancak o olduğunu anlayamadığı için arkasından bakakalmış. Adamın peşinden camdan baksa da onu görememiş. Bunun üzerine vezirlerine hep Hızır’ı görmeyi istediğini ve ona yalan söyleyen adam sayesinde de Hızır’ı gördüğünü söylemiş. Hızır’ın da ona merhametli olmayı öğrettiğini belirtmiş ve ona yalan söyleyen adama merhamet ederek onu affetmiş. Adam bu sefer sarayda padişahla yaşamaya başlamış ve her şey onun önüne sürülmüş. Ancak adam artık padişahtan bir şey istemiyormuş. Böylece uzun yıllar padişahla sarayda yaşamaya devam etmiş.