Özlem Kokulu Kadın Hikayesi
Güneşin tenindeki yakıcılığına aldırmadan heyecan içindeki yürüyüşüne devam ediyordu. Sanki ilk ziyaretiymiş gibi… Sabırsızlanıyordu. Anlatacak o kadar çok şey birikmişti ki yanına gittiğinde boğazına düğümlenen yumruğa aldırmadan her şeyi yine gözyaşlarıyla anlatacaktı.
En sevdiği sarı papatyaları almıştı Özlemine… Özlemim, hayat arkadaşım, dokunmaya kıyamadığım diye severdi güzel kadını. İlk gördüğünde âşık olmamıştı Özlem’e, hatta hiç fark etmemişti bile!
Özlem uzun boylu, uzun siyah saçlı, hafif kilolu bir kadındı. Her kadın gibi güzeldi ancak kendisini Adem’e fark ettirecek herhangi bir davranışta bulunmamıştı.
Âdem, sürekli spor yapan hatta yemekleri bile gram gram ölçerek yiyen bir spor hocasıydı. Kendisinin aksine sporla hiç alakası olmamış ve tüm yaşamı boyunca masa başında çalışan Özlem gibi bir arkadaş dahi edinmemişti.
Özlem yoğun çalışma programına ara verip spora başlamaya ve bir salona yazılmaya karar verdiğinde hayatının değişeceğini hiç düşünmemişti. Spor salonuna ilk gittiğinde ise Adem’i fark etmesi hiç zor olmadı.
Spor salonundaki tüm kadınlar; “Âdem hocam mekik çekmeme yardımcı olur musunuz? Hocam bu hareket tam olarak hangi bölgeyi çalıştırıyor? Hocam kardiyo hareketlerini evde de yapsam bir sorun olur mu?” şeklindeki tüm tuhaf soruları sırf hocayla konuşabilmek adına soruyorlardı. Âdem, her şeyin farkında ancak durumdan hiç rahatsız değildi.
Etrafında bir sürü güzel kadının olması ilk başlarda oldukça hoşuna gidiyordu ancak zamanla gerçek aşka olan inancı git gide azalıyordu. Çünkü her kadın Adem’e değil, üçgen vücutlu ya da baklava dilimli Âdem hocaya aşıktı.
Özlem de âşık olmuştu. Nasıl olduğunu bir türlü anlamamasına rağmen bir gün, yol boyunca Adem’i düşündüğünü fark etti. Yolda, yalnız kaldığı her fırsatta, film izlerken, yemek yerken, hatta duş alırken bile hep aklında Âdem vardı.
Aşk işte buydu diye itiraf etmişti kendisine. Her an onunla olmak ve kokusunu dahi özlemek gibi; hatta kötü olan özelliklerini bile görmezden gelmek gibi, yaptığı her şey hoşuna gitmeye başlamıştı. Bu süreç iki yılı aşmıştı.
Kocaman iki yıl geçmiş ancak Âdem, Özlem’e sadece günaydın ya da iyi günler diyordu. Özel olabilecek hiçbir sohbet yaşamıyorlardı. Çünkü Âdem hoca her öğrencine günaydın derdi ve selam vermeden insanların yanından geçmezdi.
Soğuk bir kış günü Özlem bir gün öncesinden yediği yaprak sarmasını ve yaş pastayı yakabilmek için deli gibi koşu bandında koşmaya başlamıştı. Ve o an yanından geçen Âdem hocaya günaydın diyebilmek için yan döndü ve ani bir şekilde yere düşüp bayılmıştı.
Âdem hoca Özlem’i zorlanarak kucağına almış ve hastaneye götürmüştü. Hastanede gözlerini açan Özlem, karşısında Adem’i görünce afallamış ve ne diyeceğini bilememiş bana ne oldu diye sormuştu. Âdem her şeyi anlatıyor, Özlem sanki şiir dinliyordu.
Daha önce varlığından bile haberdar olmayan adam, karşındaki kadını güldürmek için çocuklaşmaya bile başlamıştı.
Rastlantı sonrası karşılaşıp kaza ile bir araya gelen bu iki kişi zamanla birbirleriyle tek vücut olmayı başarmışlardı. Özlem’in trajik bir şekilde insan görünümlü canlı tarafından sebepsizce bıçakla öldürülene kadar…