Çiçeklerin Ardında Masalı

Cennete benzerliğiyle nam salmış olan Osaka’da bir bahar sabahıydı. Güneşin pırıltıları sakura dallarının arasından tüm güzelliyle halkı selamlıyordu. Çiçeği burnunda imparatoriçe Sakuramachi’nin tahta çıkmasına üç günden az bir zaman vardı ki bu heybetli tören hazırlıklarıyla ülkeyi tatlı bir telaş sarmıştı.

Kumaşların en güzeli, mahsullerin en tazesi, süslerin en renklisi ve daha nicesi el birliğiyle saraya taşınıyordu. Ne var ki, bu güzel kargaşanın ardında imparatoriçe halinden pek de memnun değildi. Bunun sebebi; kuzeninin kıskançlıktan dolayı güzel Sakuramachi’ye yaptığı büyü idi.

Kendisi güzel mi güzel olmasına karşın saçları hiçbir zaman var olmamıştı ve bu durum onu insanlardan uzaklaştırmış, dünyaya ve aynalara küsmesine sebep olmuştu. Büyü şiddetli kin ve nefretin etkisiyle epey güçlü yapılmıştı ve çözülmesi için dünyada en değerli şeye sahip olmak gerekiyordu.

Gerçek sevgi. Onu bulmak belki yıllarını, on yıllarını alacak; belki de bir ömür bulamadan hayatı yitip gidecek ve hiçbir zaman mutlu olamayacaktı…

Şehir merkezine epey uzak bir muhitte yaşayan Haruki bir silah ustasıydı. İmparatoriçenin ilanından önceki dönemde Japonya yakınlarında gerçekleşen bir savaşta felç olmuş, yürüme yetisini kaybetmişti. Tüm enerjisini tutkunu olduğu zanaat olan silah yapımına adamıştı.

Öyleydi ki dili baldan tatlı, bakışları kalbi ısıtan, fikri kötü düşüncelerden ırak ve sözü özü bir insandı. Yaptığı işle tezat bir hayat süren, kısa sürede herkesten farklı olduğu sezilen bir kişiydi. Bir gün hassas bir işe odaklandığı esnada bahçesine giren atların heybetli sesiyle irkildi.

Evinde tek başınaydı. Askerlerin kapıyı güçlü vuruşlarından tedirgin olan Haruki zorlukla kapıya ulaşabildi. Kendisine verilen mektubu hayretler içinde okudu ve gözelerine inanamadı.

İmparatoriçe kendisinden zümrüt ve yakutlarla bezenmiş çok özel bir hançer yapmasını istemişti. Gizliden gizliye artık hayatına son vermek istiyordu.

Hemen işe koyulan silah ustası bu emre bir anlam vermeye çalıştı fakat bir türlü sebebini anlayamadı. Hançerin bitmesine yakın Haruki’nin kapısı yeniden çalınmış, karşısında güzel kimonosuyla ve başında göz kamaştıran şapkasıyla bir kadın beliriverdi.

Gördükleri karşısında hayran kalan silah ustası, kadının güzel konuşmasıyla daha da mest oldu. Bu kişi kimliğini saklayarak gelen Sakuramachi’nin ta kendisiydi.

Tüm günü hançerinin işlenişini izleyerek geçiren Sakuramachi, hem yakında bu hüzünden kurtulacağı için mutlu oluyor hem de Haruki ile geçen zamanlarından keyif almaya başladığını hissediyordu. Haruki için de durum farklı değildi. Günler günleri kovalarken onlar da güzel duyguların esiri oldular. İmparatoriçe bir gün durumunu silah ustasıyla konuşmaya karar verdi ve bu görünüşüyle sevilebileceğinden emin olmak istedi.

Bunları öğrenmesine karşın Sakuramachi’ye büyük bir şefkatle yaklaşan Haruki, yalnızca onunla kurduğu güzel bir hayatı hayal ediyordu. Birbirlerini oldukları gibi seven bu iki insan, gün doğumunda el ele ve kalp kalbe bakışarak birbirlerine sevgiyle bağlandılar.

Şafak vakti bittiği ve gün yüzünü gösterdiği esnada büyünün lanet kalktı ve imparatoriçe Haruki’ye en güzel haliyle göründü.

Ardından tüm gerçekleri öğrenen silah ustası ve Sakuramachi, herkesten uzakta tertemiz bir sayfa açtılar ve kendisi de imparatoriçenin sevgisiyle zamanla iyileşti. Sonsuza kadar mutlu ve sevgiyle yaşadılar.

Masalcı Baba

Çocukların hayatını daha eğlenceli bir hale getirmek ve gelişimlerine katkıda bulunmak için size masal sitemizi açtık keyifli okumalar :)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu